Görsel İletişim Tasarımı Bölümü 22 Mart Dünya Su Günü kapsamında Çevre ve Su Kirliliği Temalı Çevrimiçi Afiş Sergisi gerçekleştirdi

Çevre ve Su Kirliliği Temalı Çevrimiçi Afiş Sergisi YouTube linki

22 Mart Dünya Su günü kapsamında Yakın Doğu Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Destekli Tasarım & Animasyon Önlisans Bölümü Koordinatörü ve İletişim Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Savaş Güngör’ün yürütmüş olduğu GİT332 Yaratıcı Atölye/GİT222 İllüstrasyon 1 dersleri çerçevesinde Çevre ve Su Kirliliği Temalı Çevrimiçi Afiş sergisi yapıldı.

Çevre ve Su Kirliliği Temalı Çevrimiçi Afiş sergisinde; Ahmed Summakieh, Ahmet Tanur Ballı, Ali Berkay Şahin, Atakan Ergin, Ayşe Didem Bozkurt, Buse Belli, Deha Kurtoğlu, Dehan Çeliktaş, Cemre Tabur, Emre Ergin, Ergim Gürsel, Hasan Gürsel, Hatice Korkmaz, İlayda Dikmen, Kayra Atamtürk, Mert Altıntaş, Necdet Atay Erçil, Nezihe Alacan, Nihat Burak İşleyen, Perihan Emingil, Sare Lord, Sercan Yeşilyurt, Serkan Kızıltan, Sima Küner ve Yaren Esendağlı’nın çalışmaları yer aldı.

Yakın Doğu Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Destekli Tasarım & Animasyon Önlisans Bölümü Koordinatörü ve İletişim Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Savaş Güngör’ün sergi kapsamında yaptığı açıklamada; illüstrasyon çalışmaları ile afişlerin tasarlanmış olduğunu ve bu noktada görsel algı üzerinden çevre ve suyun önemi için farkındalığın ve duyarlılığın arttırılmasının hedeflenmiş olduğunu ifade etti.

Yakın Doğu Üniversitesi İletişim Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hakan Karahasan sergi kapsamında aşağıda yer alan açıklamaları ifade etmiştir.  Üniversitemizin Görsel İletişim Tasarımı Bölümü öğrencileri tarafından gerçekleştirilen 22 Mart Dünya Su Günü kapsamında Çevre ve Su Kirliliği Temalı Çevrimiçi Afiş Sergisi Covid-19 salgını nedeniyle unuttuğumuz, gözden kaçırdığımız önemli bir gerçeği hatırlatıp, bizleri uyarması bakımından büyük bir önem taşıyor.

Dünyanın önemli bir kısmı su. Su derken, elbette bu ille de içilebilir su olduğu anlamına gelmiyor. Bir süredir vakıa olan buzulların erimesi, su seviyesinin yükselmesi, küresel ısınma derken, ilginç bir şekilde bu tartışmalar hayatımızın en önemli mevzuları haline bir türlü gelemiyor. Halbuki yaşadığımız gezegen, deyim yerindeyse, bizim histerik tüketimimizden yorulma safhasını aşalı çok oldu. Üzerinde yaşadığımız gezegenin yaşanılabilirliğini korumak için gerekli eylemleri gerçekleştirmezsek, bizden sonra gelecek nesillere sunacağımız pek bir şey kalmayacak. İçilebilir temiz su, bunlardan sadece bir tanesi. Buzulların erimesiyle yükselmeye başlayan su seviyesi, içilebilir su kaynaklarının gün geçtikçe azalması, kapitalizmin bunu ciddiye almayıp, sadece günü kurtarma reçeteleri durumun gidişatını değiştirmiyor. Filozof Byung-Chul Han’ın Kapitalizm ve Ölüm Dürtüsü adlı kitabında, kapitalizmden bahsederken ifade ettiği gibi: “Günümüzde büyüme dediğimiz şey, aslında kanseri andıran, nereye gittiği belli olmayan hızlı bir çoğalma.” Covid-19 salgını bizlere bu konuda bir şey öğretebilir diye umutlananlar, evlere kapanmadan sonra başlayan açılımlarda, bunun böyle olmadığını, acı bir şekilde, görebiliyor artık.

Karl Marx, Louis Bonaparte’ın On Sekiz Brumaire’i adlı çalışmasında insan ve tarih ilişkisinden bahsederken şöyle der: “İnsanlar tarihlerini kendileri yaparlar, ama onu serbestçe kendi seçtikleri parçaları bir araya getirerek değil, dolaysızca önlerinde buldukları, geçmişten devreden verili koşullarda yaparlar.” Marx’ın burada ifade ettiğine dönecek olursak, insan ‘tarihi verili koşullar’ içerisinde yaparken, üzerinde yaşadığı gezegeni unutup, onun tek hâkimi olduğu fikriyle umursamaz bir şekilde davranmaya devam ederse, Brune Latour’un Rota kitabının alt başlığında söylediği gibi “Politikada yönümüzü nasıl bulacağız?”

Görsel İletişim Tasarımı Bölümü öğrencilerimizin, öğretim üyemiz Dr. Savaş Güngör danışmanlığında tasarlamış oldukları poster ve afişler, yukarıda bahsi geçen konunun önemini bizlere hatırlatma amacı güden, mütevazi bir çalışma. Mütevazi sözcüğü önemli çünkü hepimizin bildiği üzere, “büyük ses” getirmenin yegâne yolu, ufak adımlardan geçiyor. Covid-19 salgını “yalnız ve birlikte” bir yaşam sürdüğümüzü bizlere her gün hatırlatırken, öğrencilerimizi yaşamımızın temeltaşı olan su ve çevre konusundaki duyarlılıklarından dolayı tebrik eder, çalışmalarının devamlarını dilerim. Yaşanabilir bir çevrenin varlığı ancak ve ancak biz insanların dünyanın tek sahipleri olmadığımızın bilince olmakla; üzerinde yaşadığımız gezegeni farklı birçok canlı ile paylaştığımızı ve yaşamak istiyorsak, onların yaşamlarının bizlerin yaşamları kadar önemli olduğunu unutmadığımızda mümkün olacaktır. Yoksa, insanlık olarak durumumuzu Byung-Chul Han’ın sözleriyle ifade edecek olursam: “Üretim giderek daha fazla yıkıma benziyor. İnsanlığın kendine yabancılaşması belli bir raddeye, kendi imhasını ona estetik bir haz gibi yaşatma raddesine ulaştı muhtemelen.” Dünya Su Günü ve Çevre Temalı sergi, tam da bu yüzden, görmek istemediğimiz realiteyi bizlere hatırlatması ve sorumluluk almamızın elzem olduğunu görsel bir şekilde ifade etmesi açısından çok önemli.

Sergide emeği geçen öğrencilerimiz ve öğretim üyemiz Dr. Savaş Güngör’ü emeklerinden dolayı kutlar, herkese keyifli seyirler dilerim…